Memur-Sen, milletimizin birlik ve beraberliğini hedef alan hain terör saldırılarını lanetlemek amacıyla bir deklarasyon yayınladı. 81 ilde eş zamanlı olarak yapılan eylemlerde ise hain terör saldırıları kınandı, kamuoyuna sağduyu çağrısı yapıldı.
Genel Merkez Yönetimi, Memur-Sen’e bağlı 11 sendikanın genel başkanları, teşkilat temsilcileri ve üyelerin katılımıyla İstanbul’da gerçekleştirilen basın toplantısında konuşan Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, terörü, terörün arkasındaki iç ve dış güçleri ve kanlı kalemleriyle teröre destek verenleri kınadı. Yalçın, başta Dağlıca ve Iğdır olmak üzere, ülke genelinde yaşanan terör olaylarında şehit olanlara Allah’tan rahmet, ailelerine de başsağlığı diledi.
Hedeflerine ulaşamayacaklar
Terörün, kan ve şiddetten beslenen bir insanlık suçu olduğunu vurgulayan Ali Yalçın, “Bu insanlık suçunu ancak aklı, ruhu ve vicdanı iflas etmiş kişiler ve gruplar işleyebilir. Terörizmin ve teröristlerin hedefi insanlıktır, kardeşliğimizdir, milletimizdir, ortak geleceğimizdir, birlikte yaşama irademizdir. Ülkemize, milletimize ve geleceğimize yönelen bu canice saldırılar, ister PKK ister IŞİD isterse DHKP-C’den gelsin; terörü, teröre destek verenleri, terörün arkasındaki iç ve dış güçleri nefretle kınıyoruz. Bu alçak terör örgütlerine karşı bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da birlikte mücadele vermeye devam edeceğimizin bilinmesini istiyoruz” dedi.
Yeniden Büyük Türkiye yolculuğu engellenemez
Terörün hain amacına ulaşamayacağını kaydeden Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “7 Haziran 2015 milletvekili genel seçimi sonrasında oluşan siyasi belirsizliği, kirli emelleri ve alçakça planları için kullanan terör örgütleri, masum insanları hedef seçmiş ve katliamlara başlamıştır. 20 Temmuz 2015 günü Suruç’ta 32 gencimizin karanlık eller tarafından haince öldürülmesinin ardından PKK terör örgütünün asker ve polislerimize art arda yaptığı saldırılarla Türkiye yeniden terör sarmalının içine çekilmiştir. ‘Analar ağlamasın, ocaklar sönmesin ve kardeşlik hukuku gelişsin’ mottosuyla başlatılan milli birlik ve kardeşlik projesi sürecinde yeni katliamlar yapmak, kan ve gözyaşı siyasetini devam ettirmek için planlar yapan terör örgütü PKK, haince saldırılarıyla milletimizin birliğine ve dirliğine tuzak kurmuş, toplumun birlikte yaşama umuduna kurşun sıkmıştır. İçeriden ve dışarıdan beslenen terör örgütleri, adları, haince planları ve amaçları ne olursa olsun, 78 milyonun hep birlikte geleceğe yürüyüşünü, Yeniden Büyük Türkiye’yi inşa yolculuğunu engelleyemeyecekler, gelecek umutlarımızı söndüremeyeceklerdir.”
Taksim Gezi Parkı olaylarında yaşananları hatırlatan Yalçın, “Dün gezi olaylarında üç ağaç için sokakları yangın yerine çeviren Geziciler, bugün gencecik fidanlarımız toprağa düşerken sessizler. Bu nasıl vicdan, bu nasıl bir ittifak” diye sordu.
Dezenformasyon yapan medyaya tepki
Malum medyanın tutumunu eleştiren Ali Yalçın, “Küresel bir saldırı altındayız. Küresel saldırıya yaptıkları haberlerle destek verenler var. Bir taraftan küresel şer şebekelerinin kanlı senaryolarında kanlı kalemleriyle figüranlık yapıyorlar, bir taraftan da terör örgütlerinin vahşi katliamlarını perdelemeye çalışıyorlar. Daha açık konuşacak olursak, terör örgütlerini meşrulaştırma ihalesini alan malum medya terör örgütlerinin sözcülüğünü yapıyor. Onları da kınıyorum. Aynı 28 Şubat sürecinde olduğu gibi baronlarına hizmet ediyorlar, toplum mühendisliği yaparak milletin tüm değerlerine savaş açıyorlar. Algı operasyonlarıyla karakter suikastı gerçekleştirip; iftira, yalan ve fitne ile gerçeklerin önüne set kurmaya kalkıyorlar. Millet bu vesayet seddini Gezi kalkışmasında, 17 Aralık darbe girişiminde, MİT TIR’larına yapılan operasyonlarda yerle bir etti. Bugün de iradesine sahip çıkarak hain planları bozacak, Yeni Türkiye’nin inşasına omuz verecektir” şeklinde konuştu.
Ortak hareket, ortak mücadele
“Gün, büyük Türkiye’nin önünü kesmek, milletimizin moralini bozmak, kardeşlik hukukunu bitirmek için saldırılar yapan terör örgütlerine, terör örgütlerine silah dahil lojistik destek veren yabancı güçlere, eli kanlı terör örgütlerinin reklamını yapan medya ve sivil toplum kuruluşlarına karşı birlik olma, ortak hareket etme ve kararlı mücadele verme günüdür” diyen Yalçın, şunları söyledi: “Gün, ‘Masum bir insanın ölümü bütün insanlığın ölümüdür’ anlayışına sahip olanların, teröre karşı topyekûn el ele, omuz omuza olma günüdür. Gün, şehitlerimizi, gazilerimizi, ailelerini ve tüm terör mağdurlarını yalnız bırakmama günüdür. Gün, dünyada ve bölgemizde itibarı yükselen, bu yolda emin adımlarla ilerleyen güçlü ve lider Türkiye’ye destek verme günüdür.”
Fitne değil, kardeşlik vakti
Konuşmasında sağduyu çağrısı da yapan Yalçın, “Çare nedir? Çare, teröre karşı yekvücut olmak; özgürlük-güvenlik dengesini gözeterek şiddetle ve terörle mücadele etmektir. Çare, terör örgütlerinin oyununa gelmeden demokratikleşme çalışmalarını sürdürmektir. Çare, sıkıyönetim ve olağanüstü hâl tuzağına düşmeden terörle etkin mücadeleyi yürütmektir. Çare, etnik fitneye karşı kardeşlik hukukunu zirveye taşımaktır. Çare, mezhep fitnesini de devreye sokmak isteyenlere karşı din kardeşliğini, inanç birlikteliğini kuvvetlendirmektir. Çare, insanlık suçu işleyen terör örgütlerine karşı tüm insanlığı ortak mücadelede buluşturmaktır. Çare, toplumda çaresizlik sendromu oluşturmak isteyenlere karşı umutları büyütmektir. Çare, teröre karşı tüm sivil toplum kuruluşları olarak birlikte hareket etmektir. Çare, halk öncüleri kanaat önderlerini devreye sokmaktır. Çare, bin yıllık desende, 1400 yıllık İslam kardeşliğinde buluşmaktır. Çare, Türkiye’yi büyütmektir. Çare, siyasi, toplumsal ve ekonomik istikrarı güçlendirmektir. Çare, Yeniden Büyük Türkiye ve Yeni Dünya idealini canlı tutmak ve bu yolda var gücümüzle çalışmaktır” ifadelerini kullandı.
Ayrışma değil, bütünleşme vakti
“Terörü hep birlikte yenebiliriz. El ele vererek terörü tarihin çöp sepetine atabiliriz” diyerek sözlerini sürdüren Genel Başkan Ali Yalçın, “Bunun için, özgürlük-güvenlik dengesini gözeterek terörle mücadeleyi amansız bir şekilde sürdürürken, eşit vatandaşlık zemininde demokratik, sivil ve özgürlükçü bir anayasayı mutlaka hayata geçirmeliyiz. Her türlü provokasyona ve engellemeye rağmen başta Doğu ve Güneydoğu olmak üzere Türkiye’nin yedi bölgesinde yatırımlar artırılmalıdır. Sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere Türkiye’nin yumuşak güç unsurlarından bölgesel barışın ve dünya barışının oluşturulmasında etkin bir şekilde yararlanılmalıdır. Eğitim sistemimiz değerler odaklı olarak yeniden yapılandırılmalı, gençlerimiz milli, manevi ve ahlaki değerlerle donatılmalıdır. Kutuplaştırıcı ve ayrıştırıcı dil yerine birleştirici ve bütünleştirici dile önem verilmelidir. Her kurum ve kuruluş sorunun değil, çözümün parçası olmayı hedef olarak belirlemelidir. Teröre karşı ortak söylem ve eylem birlikteliği sağlanmalıdır. Çünkü suçlamalar anaların gözyaşını dindirmiyor, yüreklere düşen ateşi söndürmüyor, şehit tabutlarının gelişini engellemiyor. Şunu iyi bilelim ki, yaralarımızı ayrışarak değil, bütünleşerek sarabiliriz. Acılarımızı kavga ederek değil, kardeşlik içinde kalarak paylaşabiliriz” değerlendirmesinde bulundu.
Acının ülkesinin, dili, dini ve ırkının olmadığını belirten Yalçın, sözlerini şöyle tamamladı: “Ağıtlar hangi dilden yakılırsa yakılsın hepsi can acıtıcı ve yürek yakıcıdır. Her gün gelen şehit haberleri ile ocaklara düşen ateş bütün yürekleri dağlamakta ve bıçak kemiğe dayanmaktadır. Biz, Büyük Memur-Sen Ailesi ve sivil toplum kuruluşları olarak, bölge halkı incitilmeden terörün kökü kazınana kadar verilecek sosyal, siyasal ve askeri mücadelenin yanında olduğumuzu ifade ediyoruz. PKK ve diğer terör örgütlerini barışa, ateşkese değil, doğrudan doğruya silah bırakmaya, ülkemizi terk etmeye veya teslim olarak haklarında verilecek kararı beklemeye çağırıyoruz. Vatanını, milletini hain saldırılara karşı korumak için can verenleri rahmetle anıyoruz; milletimizin birliğine, dirliğine kasteden teröristleri ve onları destekleyenleri lanetliyoruz.”