Kütahya 2 Şubesi

Cumhuriyetin ilanının 91. Yıl dönümü Kutlu Olsun

Cumhuriyet, “Milletin, egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı yönetim biçimi”dir. 29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti ilan edilirken, Milli Mücadele’nin bütün yükünü başından itibaren omuzlayan milletin rey ve rızasına başvurma ihtiyacı hissedilmemiş, “Halkın egemenliği kendi elinde tuttuğu devlet biçimi”ne geçilirken, her ne hikmetse, halka iradesi sorulmamıştır. Bir anlamda, millete rağmen anlayışı daha ilk günden uygulanmaya başlanmıştır. Böylece, ilan edilmiş ancak uzunca bir süre inşa edilmesinden kaçınılmış bir Cumhuriyetimiz olmuştur. Esasen bu gayet doğal bir sonuçtur. Çünkü Cumhuriyetin ilanı, yönetenlerin ifadesini; inşası ise, cumhurun iradesini gerektirir. Cumhurun iradesi olmadan Cumhuriyet idaresi olmayacağı gerçeği gözden kaçırılmak istenmiş, milletin egemenliğini kullanması için gereken demokratik işleyiş ve olması gereken organizasyon ve mekanizmalar, zaruret hali sayılabilecek Batı dünyasına eklemlenme durumuna kadar kurulmamıştır.

 

Milletimizin de, bizim de yönetim şeklinin Cumhuriyet olarak belirlenmiş olmasına yönelik şikâyeti değil, memnuniyeti söz konusudur. Yukarıdaki ifadelerde, Cumhuriyetin ilan edilmesinin değil, inşa edilmemesinin sorun olarak görüldüğü belirtilmektedir. Vesayetin devamını sağlamak adına millete yönelik “Cumhuriyetin varlığından rahatsız” suçlaması yapanlar, bu gerçeği gizlemeyi başarmışlardır. Bunun bir sonucu olarak, devletle millet Cumhuriyet tarihi boyunca neredeyse hiçbir zaman kucaklaşamamıştır. Cumhuriyet’in kurumları, millete hizmet eden, milletin mutluluğunu hedefleyen kurumlar olmak yerine millete tepeden bakan, milleti aşağılayan, milletin iradesini ya yok sayan ya da kontrol altında tutan kurumlar olmak üzere konumlandırılmıştır. Milletin değerlerine yabancı, hissiyatına uzak, millete karşı korunmacı refleksler içerisinde olan, milletin içerisine karışmayan yöneticiler, bilhassa cumhurbaşkanlarının kahir ekseriyeti, devlet millet arasındaki mesafenin kapanmamasına ya da artmasına sebep olmuşlardır.

 

Bu bağlamda, Cumhuriyet tarihinin kısa özeti şudur: Ne demokratik işleyişin ne muhalefetin ne de halkın belirleyiciliğinin bulunmadığı bir başlangıç ve hemen sonrasında devletin kendi tasarrufuna aldığı öz imkânlarıyla tarihinden, kültüründen, dilinden, değerlerinden, medeniyetinden koparılmaya çalışılmış bir millet. Bu uğurda çok canlar yakılmış, çok ocaklar söndürülmüş, çok imkânlar heba edilmiş, çok değerler yitirilmiştir. Bugün gelinen noktada, cumhursuz cumhuriyet sisteminin kendi anlayışı çerçevesinde bile doğru çalışmadığı, imalat hataları ürettiği daha açık görülüyor. 91 yıldır bütün imkânlarını -okulu, askerliği, devlet dairesini, basın-yayını, sinemayı, tiyatroyu, sokağı hatta camiyi- milletin dönüştürülmesine harcayan bu sistem, milleti özünden koparmayı başaramamıştır.

 

Yeni dönemde, devletle milletin kucaklaşmasının kurumsallaştırıldığı sağlam adımlar atılması gerekmektedir. Bu yönde atılacak adımlar ve bu adımların dercedildiği sivil bir anayasa ile bugünkü demokratik kazanımların kalıcılığı ve milli iradenin etkinliği sağlanmış olacaktır.
 

Sistem millete göre yeniden kurulmaz ve atılan adımlar sabitlenmezse, sarsıntılı bir süreçte eski Türkiye yeniden sahne alır, 21. yüzyılın başları ancak bir bahar mevsimi olarak tarih kitaplarındaki yerini alır.

 

Hakkari'de pusu kurarak askerlerimizi şehit eden alçakları şiddetle lanetliyoruz. Karaman'da yaşanan iş kazasından dolayı hüznümüzün büyük olduğunu ifade ediyor, devletimizin ve milletimizin bütün imkanlarıyla kömür ocağında kalan işçilerimizin sağ salim ailelerine kavuşmalarını diliyoruz. Cumhuriyetimizin 91. kuruluş yıl dönümünün başta cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal olmak üzere istiklal mücadelemizin bütün kahramanlarını, eşsiz fedakarlıklarıyla milletimizin gönlünde ölümsüzleşen bütün şehit ve gazilerimizi rahmetle, şükranla anıyor, aziz vatandaşlarımıza Cumhuriyetimizin 91. yıl dönümü hayırlar getirmesini diliyoruz.